Sanayileşmenin ekonomik sektörlere getirdiği çeşitlenme ve ekonomik gelişmelere olan etkisi, yalnızca bu alanda sınırlı kalmayıp daha geniş bir perspektife yayılmıştır. Sanayileşme, kentleşme sürecini de beraberinde getirerek sosyo-ekonomik açıdan derinlemesine bir etki yaratmış ve yaşam tarzını geliştirmiştir. Bu bağlamda, sanayileşmenin etkisi sadece ekonomik sektörlerde değil, aynı zamanda kentleşme, teknolojik gelişmeler, demokratikleşme, insan hakları, özelleştirme, rekabet, hız gibi pek çok unsuru da bünyesinde barındırmıştır. Bu değişim ve gelişim kavramlarının merkezinde ise insan bulunmaktadır. Ekonomik ve sosyal faaliyetlerin planlamasında insan faktörünün etkisi ve önemi, günümüzde inkar edilemez bir gerçeklik taşımaktadır. Bu doğal sonuçla birlikte, insan kaynakları yönetimi kavramı, günümüz çalışma hayatında kritik bir boşluğu dolduran, önemli bir yönetim yaklaşımı haline gelmiştir.
İnsan kaynakları yönetiminin temel yapısı ve işleyişi, bireyin bilinen ve sezilen tüm özelliklerini göz önünde bulundurmayı amaçlar. Bu bağlamda, insan kaynakları yönetimi, örgüt yapısının ve yönetim biçiminin karmaşık insan davranışlarını anlama, yorumlama, karşılama ve yönlendirme becerisini içeren çok yönlü bir perspektife odaklanmaktadır.
İnsan kaynakları yönetiminin öne çıkan iki temel hedefi bulunmaktadır. İlk olarak, insan kaynaklarını örgütün hedefleri doğrultusunda en verimli şekilde kullanmak; ikinci olarak, çalışanların gereksinimlerini karşılamak ve mesleki gelişmelerini desteklemek. İnsan kaynakları konusunda alınan kararlar, örgütsel strateji açısından kritik bir öneme sahiptir. İnsan kaynağı, bir örgütün temel girdisi olarak değerlendirilmekte ve başarılı örgütlerin temelini oluşturmaktadır. İnsan kaynağı, örgütlerin başarılı veya başarısız olmasındaki temel farkı belirleyen kilit bir unsur olarak öne çıkmaktadır.
İnsanların öncelikli ihtiyaçlarını karşılayan örgütlerin başında yerel yönetimler gelmektedir. Dünya genelinde ve Türkiye’de bulunan belediyeler, sundukları hizmetlerle sürekli olarak artan bir şekilde gelişim göstermektedir. Özellikle Türkiye’de, belediye sınırları içinde yaşayanların oranının %80’in üzerinde olması, bu hizmetlerin önemini daha da artırmaktadır. Belediyeler, neredeyse tüm ihtiyaçları karşılamaya odaklanmış durumda olup, artan hizmet kalite standartlarına ulaşmak ve çağın gereksinimlerine ayak uydurmak, değişime ve özellikle teknolojik gelişmelere açık bir personelle mümkündür. Bu ise, geleneksel personel yönetimi anlayışından vazgeçilip, insan kaynakları yönetimine geçilmesiyle mümkün hale gelmektedir.